Son veriler, Çin'in "Kuşak ve Yol" girişimi altındaki sınır ötesi ticaret ölçeğinin birçok gözlemcinin beklentilerini önemli ölçüde aştığını göstermektedir. 2025 yılının ilk yarısında, Çin'in "Kuşak ve Yol" boyunca yer alan ülkelerle toplam ticaret hacmi 11.29 trilyon RMB (yaklaşık 1.58 trilyon ABD Doları) ulaşarak, Çin'in dış ticaretindeki payı %51.8'i geçmektedir.
Bu şaşırtıcı rakamın arkasında, birçok bölge ve sektörün canlı gelişimi gizli. Coğrafi olarak bakıldığında, Afrika, Orta Asya ve Güneydoğu Asya sırasıyla 39 milyar, 25 milyar ve 11,3 milyar dolar ticaret hacmi katkıda bulundu. Sektör açısından, enerji alanı, 44 milyar dolar işlem hacmi ile "Kuşak ve Yol" girişiminin başlamasından bu yana yeni bir zirveye ulaştı, metal ve madencilik ise 24,9 milyar dolar ile tarihî bir rekor kırdı, yenilenebilir enerji ve teknoloji alanları da yaklaşık 10 milyar dolarlık dikkate değer bir işlem hacmine ulaştı.
Bu veriler yalnızca "Kuşak ve Yol" inisiyatifinin büyük başarısını yansıtmakla kalmıyor, aynı zamanda Çin ile güzergah üzerindeki ülkeler arasındaki birçok alandaki derin iş birliğini de sergiliyor. Enerji, maden kaynakları ve yeni teknolojiler alanındaki belirgin başarılar, bu stratejinin ekonomik büyümeyi ve teknolojik yeniliği teşvik etmedeki önemli rolünü vurguluyor.
Sınır ötesi ticaretin ölçeği sürekli olarak genişlerken, ilgili finansal hizmetlere olan talep de artmaktadır. Bu bağlamda, eğer yeni ortaya çıkan finansal teknoloji bu ticaret süreçlerine müdahale edip optimize edebilirse, pazardaki payı sadece %1 olsa bile, büyük ekonomik faydalar ve sosyal etkiler yaratacaktır.
Geleceğe baktığımızda, "Bir Kuşak, Bir Yol" inisiyatifi yalnızca Çin ile güzergah üzerindeki ülkeler arasındaki ekonomik ve ticari işbirliğini derinleştirmekle kalmayacak, aynı zamanda küresel ekonomik toparlanmayı ve sürdürülebilir kalkınmayı teşvik eden önemli bir motor haline gelebilir. Yeni teknolojilerin sürekli entegrasyonu ile, bu büyük stratejinin katılımcı taraflara daha fazla fırsat ve kazan-kazan durumu getireceğini umut etmek için yeterli nedenimiz var.
View Original
This page may contain third-party content, which is provided for information purposes only (not representations/warranties) and should not be considered as an endorsement of its views by Gate, nor as financial or professional advice. See Disclaimer for details.
Son veriler, Çin'in "Kuşak ve Yol" girişimi altındaki sınır ötesi ticaret ölçeğinin birçok gözlemcinin beklentilerini önemli ölçüde aştığını göstermektedir. 2025 yılının ilk yarısında, Çin'in "Kuşak ve Yol" boyunca yer alan ülkelerle toplam ticaret hacmi 11.29 trilyon RMB (yaklaşık 1.58 trilyon ABD Doları) ulaşarak, Çin'in dış ticaretindeki payı %51.8'i geçmektedir.
Bu şaşırtıcı rakamın arkasında, birçok bölge ve sektörün canlı gelişimi gizli. Coğrafi olarak bakıldığında, Afrika, Orta Asya ve Güneydoğu Asya sırasıyla 39 milyar, 25 milyar ve 11,3 milyar dolar ticaret hacmi katkıda bulundu. Sektör açısından, enerji alanı, 44 milyar dolar işlem hacmi ile "Kuşak ve Yol" girişiminin başlamasından bu yana yeni bir zirveye ulaştı, metal ve madencilik ise 24,9 milyar dolar ile tarihî bir rekor kırdı, yenilenebilir enerji ve teknoloji alanları da yaklaşık 10 milyar dolarlık dikkate değer bir işlem hacmine ulaştı.
Bu veriler yalnızca "Kuşak ve Yol" inisiyatifinin büyük başarısını yansıtmakla kalmıyor, aynı zamanda Çin ile güzergah üzerindeki ülkeler arasındaki birçok alandaki derin iş birliğini de sergiliyor. Enerji, maden kaynakları ve yeni teknolojiler alanındaki belirgin başarılar, bu stratejinin ekonomik büyümeyi ve teknolojik yeniliği teşvik etmedeki önemli rolünü vurguluyor.
Sınır ötesi ticaretin ölçeği sürekli olarak genişlerken, ilgili finansal hizmetlere olan talep de artmaktadır. Bu bağlamda, eğer yeni ortaya çıkan finansal teknoloji bu ticaret süreçlerine müdahale edip optimize edebilirse, pazardaki payı sadece %1 olsa bile, büyük ekonomik faydalar ve sosyal etkiler yaratacaktır.
Geleceğe baktığımızda, "Bir Kuşak, Bir Yol" inisiyatifi yalnızca Çin ile güzergah üzerindeki ülkeler arasındaki ekonomik ve ticari işbirliğini derinleştirmekle kalmayacak, aynı zamanda küresel ekonomik toparlanmayı ve sürdürülebilir kalkınmayı teşvik eden önemli bir motor haline gelebilir. Yeni teknolojilerin sürekli entegrasyonu ile, bu büyük stratejinin katılımcı taraflara daha fazla fırsat ve kazan-kazan durumu getireceğini umut etmek için yeterli nedenimiz var.